nötron bombası insanlığı kurtaracaktır // aziz nesin
Kimileri, çağımızın en büyük mucizesi ve bütün uygarlığımızı kurtaracak nötron bombasının, insanları öldürdüğü için, kullanılmasına karşı gelmektedirler. Şunu unutuyorlar: Hem insanları öldürmeyecek hem de yapıları yok etmeyecek bomba başka ne … işe yarayacaktır? Bir bombayla, haşereleri öldürücü ilaç pompalarını birbirine karıştırıyorlar: Nötron bombası sinek pompası değildir.
Birinci, arkadan İkinci Dünya Savaşı’nın korkunç sonuçlarından çok büyük ders alındı. Bu iki dünya savaşı sonunda görüldü ki, uygarlığın büyük yapıtları olan tarihsel anıtlar, büyük yapılar, tapınaklar, köprüler uygarlığımıza onur veren müzeler, teknik ilerlemenin hem ürünü hem de üreticisi olan fabrikalar, bütün okul ve üniversite yapıtları, uygarlığın bütün tarihsel belgelerini koruyan kitaplıklar ve bütün büyük kentler yakılıp yıkılıp yok ediliyor. Bu yakılıp yıkılıp yok edilen şeyler, uygarlığın kendisiydi.
Gerek Birinci ve gerek İkinci Dünya Savaşı’nın yıkılıp yok edilen bu uygarlık yapıtlarının onarılması, eski biçimine sokulması, yeniden yapılması çok zor ve pahalı olmuştu.
İşte bu soruyu yanıtlamak için çok çalışıldı, çok araştırmalar yapıldı. Öyle bir silah yapılmalıydı ki, düşmanı öldürsün, ama taşa, betona, toprağa, demire, çimentoya zarar vermesin. Öyle ya hiç kimse betona, taşa, demire düşman değildi. Uygarlığın yapılarını oluşturan, zavallı taşın, betonun, demirin, tahtanın ne suçu günahı vardı ki yakılıp yok edilsinler!… Bütün bu araştırmalar sonunda buluna buluna nötron bombası buluşu başarıldı. Görülüyor ki nötron bombası, uygarlığı koruyup kurtaracak olan bir silahtır ve yaşadığımız çağın en büyük mucizesidir. Düşünebiliyor musunuz ki, -tasarlaması bile zor- uygarlık yapıtları olan yapıların girinti ve çıkıntılarına dek sızacak ve buradaki bütün canlıları yok edecek olan bir nötron bombası, o yapıların badanalarına, kapı ve pencerelerin boyalarına, yerdeki halılara, perdelerin dantelalarına, aynaların yaldızlı çerçevelerine, duvar kâğıtlarına, mobilyaların cilasına dek hiçbir maddesine zarar vermeyecek, pencere camları bile dangırdamayacaktır. Bundan daha insani daha uygar bir şey düşünülebilir mi? Ve böyle bir savaştan sonra sağ kalacak bizler, hiçbir zarar uğramamış kentlerden, içlerinde insan bulunmayan apartmanlardan –üstelik möbleli olarak-, limanlardaki insansız gemilerden, insansız müze ve okul ve üniversite kitaplıklarından bol bol ve istediğimiz gibi yararlanabileceğiz. Bütün bu insanlık kalıtına sahip olacak insanlara yalnızca küçük bir temizlik işi düşecektir: insan cesetlerini, insan cesetlerinin arta kalan kemik ve kül yığınlarını, insanlardan kalan bu çöpleri toplayıp yok ederek, uygarlık yapıtlarıyla süslü güzel dünyamızı arıtmak.
Kimileri, çağımızın en büyük mucizesi ve bütün uygarlığımızı kurtaracak nötron bombasının, insanları öldürdüğü için, kullanılmasına karşı gelmektedirler. Şunu unutuyorlar: Hem insanları öldürmeyecek hem de yapıları yok etmeyecek bomba başka ne … işe yarayacaktır? Bir bombayla, haşereleri öldürücü ilaç pompalarını birbirine karıştırıyorlar: Nötron bombası sinek pompası değildir.
Her iki dünya savaşında ölen insan sayısı aşağı yukarı altmış milyon kadardır. O altmış milyon insan ölmemiş olsaydı, otuz şunca yıldan beri üreyerek artacaklar ve bugün en az iki yüz milyon olacaklardı. Zaten sığışamadığımız, bize bile dar gelen dünyamıza iki yüz milyon daha eklerseniz, dünyamız büsbütün yaşanılmaz olurdu.
Günümüzde her şeyin sıkıntısı çekilen dünyamızda , yalnızca insan sıkıntısı çekilmemekte, tersine gereksinimden çok sayıda insan bulunmaktadır.
Bilindiği gibi dünya pazarında fiyat düşürmemek için gereksinilenden çok ekilen tahıl, kahve vb. tarımsal ürünlerin yakılarak yok edilmesi gibi dünya gereksiniminden fazla bulunan insanları yok etmek çok aleyhimize propagandalara neden olacağından doğru değildir. Bu yüzden insanların sayıları savaşlarda doğal biçimde azaltılarak dünya nüfusunu dengede tutmak en akılcı ve yerinde bir önlemdir.
Bugün dünyanın neresinde nüfus artışı önlenmeye çalışılmıyor ki… Hatta bu yüzden nüfus planlaması, nüfus sınırlandırılması yapılmakta ve ürememeleri için insanların cinsel isteklerine bile gem vurulmakta, hatta kimi yerlerde insanlar kısırlaştırılmaktadır. Durum böyleyken nötron bombasının insanları öldürüp demire, taşa, tahtaya, betona, kumaşa, dantelaya, kadifeye zarar vermemesini bir eksiklikmiş, bir suçmuş gibi göstermek, uygarlığın ne olduğunu anlamamak demektir.
İnsan, yaka numarası, ayakkabı numarası, şapka numarası, telefon numarası, sigorta numarası ve daha pek çok numaralardan oluşan bir sayılar toplamıdır. Öyleyse yine sayıyla ölçelim: Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında altmış milyon insan ölmüş. Bugünkü uygarlık, altmış milyon insanı gereksiniyorsa, nasıl daha çok buğday gereksinildiğinde daha çok buğday ekiliyorsa altmış milyon daha insan elde etmek için de ona göre nüfus planlaması yapılır. Çocuk yapmanın, uygarlık yapıtı olan yapıları yapmaktan çok daha kolay ve üstelik zevkli bir iş olduğunu bu konuda deneyimleri olan her kadın ve erkek bilir.
Bir müze mi yıkıldı? Yerine müze yapıyoruz. Altmış milyon insan mı öldü? Yerine altmış milyon, hatta daha çok insan –hem de yepyeni ve gıcır gıcır– yapılabilir.
Nötron bombasına karşı olanların ne istediklerini anlamak gerçekten zordur. Yani nötron bombasının öldürdüğü insanlarla birlikte, ille de uygarlığın yapıtı olan müzelerin, bilim laboratuvarlarının, anıtların, tapınakların , okul ve üniversite yapılarının, kitaplıkların, fabrikaların da yanıp yıkılıp yok edilmesini mi istiyorlar?
Nötron bombasına karşı olanlar bir de şunu unutuyorlar: Nötron bombasının patlamasıyla ölecek olanlar, hiçbir zaman uygarlığın sahibi olan biz uygar insanlar olmayacağız.
Aziz Nesin’in bu yazısı Sanat Dergisi’nin 6 Mart 1978 tarihli sayısında yayımlanmıştır ve yine şu kitapta yer almaktadır: Aziz Nesin, Nötron Bombası , Yüz Liraya Bir Deli, Adam, İstanbul 1998:101-103. Yazının yayımlanmasına izin verdiği için Nesin Vakfı Yayınları’na ve bütün yardımları için Öykü Özçinik’e sonsuz teşekkür.