popkült

öcü gibi korkuyorlar tarkan zedung yoldaşımdan // sevil ainsley

normal şartlar altında az buçuk protest bir pop şarkısından ibaret olarak görülebilecek ve tarkan’ın en fazla “özünde iyi bir insan, umut veren hoş bir şarkı olmuş işte” diye azıcık övülmesine vesile olabilecek “geççek”, memleketin kültürel hegemonya savaşının iyiden iyiye yoğunlaştığı bir döneme denk gelince (ya da getirilince) kıyamet de kopuverdi. tarkan’ın başına bir iş gelir mi peki?

Bu yazının başlığı “the pop strikes back!” ya da “V for Tarkanetta” da olabilirdi, fakat daha yerli bir damardan başlamak istedim. Cennet vatanımızın kulturplatz meydanı bir kez daha çalkalanıyor! Kültürel hegemonya savaşındaki son piyade saldırısı ise beklenmeyen bir yerden, süperstarlık gibi görece konforlu bir alana yerleşmeyi başarmış olan Tarkan’dan geliverdi. Tarkan, biraz V for Vendetta biraz Keny Arkana’nın V pour Vérités’inden “epeyce esinlenmiş” klibiyle hakikaten beklenmedik bir numara yaptı.

“Geççek”in siz deyin politik ben diyeyim toplumsal bir şarkı olduğu apaçık ortada. Yoksa halka korona salgınından kurtulacağımız güzel günlerin yakında olduğunu anlatmak için bütün bir dijital sistemi heklemeye gerek yok, yani. Yine, “Geççek”in Tarkan’ın bir tutam argoya çalan atasözü, bir tutam çıkkıdı oynama, bir tutam da kısa ve vurucu şarkı adından oluşan ve “yerli ve zilli” olarak adlandırabileceğimiz klasik formülüne dayanan idare eder bir pop parçası olduğunu da söyleyebiliriz. Fakat normal şartlar altında bundan ibaret olarak görülebilecek ve Tarkan’ın en fazla “özünde iyi bir insan, umut veren hoş bir şarkı olmuş işte” diye azıcık övülmesine vesile olabilecek “Geççek”, memleketin kültürel hegemonya savaşının iyiden iyiye yoğunlaştığı bir döneme denk gelince (ya da getirilince) kıyamet de kopuverdi.

İki ana akım kültürel anafor (sağ-anapistas ve sol-anapistas) şarkıyı derhal lanetler ve sahiplenirken, Tarkan kurnaz bir çalımla “şarkıyı koronadan bunaldığım için yaptıydım” diyerek ufaktan dalgasını da geçiverdi. Tabii şarkının Sezen Aksu’ya karşı geri tepen linçin hemen arkasından gelmesinin etkisini bir doz daha arttırdığını da söylemek lazım. Sezen Aksu üzerinden sekülerlerin kalesinde gol aramak için geride tek defans bırakıp (tabii ki Ahmet Hakan kardeşimiz) bütün takımı karşı sahaya yığan Sağ-Anap Kültür Spor birkaç saniye içinde kontrataktan golü yeyiverdi. Golün gerçek sahibi kendini ileride unutturmayı başaran 10 numaralı santrfor Tarkan iken, golün bu kadar ani gelmesinde geride bırakılan tek defans Ahmet Hakan kardeşimizin tam o anda anlık liberal ataklarından birini geçirmesinin de payı biraz da olsa vardı. Ahmet Hakan kardeşimiz Tarkan gole giderken “hey dostum lanet olsun, iki taraf da artık sakin olmalı” demek yerine en azından stratejik bir faul yapabilseydi, gol yine gelirdi ama belki (ama belki) birazcık (belki demiş miydim?) farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi.

“Geççek”in Sağ-Anap Kültür Spor’un soyunma odasında kavgaya neden olduğu da gelen haberler arasında. Takımın bir kısmı kulübün eski oyuncularından Dombracı Uğur Işılak’ı yeniden kadroya almayı teklif ederken, diğer kısım ise ani yenilen golün verdiği şaşkınlıkla hakeme, seyircilere, karşı takıma ve arada da kendi takım arkadaşlarına sövmeye başladı. Sağ-Anap Kültür Spor’un altyapı teknik direktörü “Baççeli” ise olayı oldukça farklı bir açıdan ele alıp kendi takımının kalesine giren golü bir şekilde –sanırım yanlışlıkla– sahiplendi.

Şimdi, Türkiye’nin pop müzik tarihinde bu türden pek çok şarkı aslında var; Sezen Aksu’nun Gülümse’sinden Sertap Erener’in Vur Yüreğim’ine ilk elden bir sürü pop şarkısını sayabiliriz. Kaldı ki Türkiye’de pop müzik, fantezi müzik ve sözsüz klasik müzik dışında yapılan müziklerin çok büyük bir kısmı zaten muhalif. Bu topraklarda üretilen türkü, özgün müzik, rock müziğin soft’u hard’ı her türü, reggae, rep bütün albümler büyük ölçüde protest işler… Tarkan vakasında göze batan şey, normal şartlar altında hiçbir şekilde suya sabuna dokunmasına gerek bile olmayan ve genelde de dokunmayan bir müzik alanında böyle bir protest iş çıkarması. Tarkan da sözlerin protest olduğunun anlaşılması için hem arada ufacık bir rep parçalamış hem de siyah kapüşonlu hacker’ı oynadığı bir klip çektirmiş. Öte yandan da bu daha ne ki! Amerika’da popçular düzenli olarak devlet başkanlarına “fuck you” diyorlar. Bütün bunlar tamam.

“Alt tarafı bir pop şarkısı”nın iktidardaki sağ-anapistalar ve muhalefetteki sol-anapistalar tarafından hızla siyasete tahvil edilmesi ise memleketteki kültürel hegemonya savaşının bir önceki yazımızda “satır sezonu” olarak tarif ettiğimiz döneme denk gelmesinden kaynaklanıyor. Bu kendine has kültürel sezonda ağzını açana satır sallama dalınacağını söyleyebiliriz. Tarkan’ın başına bir iş gelir mi peki? Sağ-anapistaların Sezen Aksu operasyonu başarılı olsaydı eğer, Tarkan kardeşimiz şimdi muhtemelen yurtdışına yerleşmişti bile. Fakat kültürel hegemonya savaşında, satır sezonunda olmamıza rağmen hem de, baskın olan taraf “şimdilik” seküler tarafmış gibi görünüyor. Bakacağız ve göreceğiz diyelim.

Gönder gitsin