ciddimevzu
-
tiktok algoritmasında karanlık bir şeyler var // eleanor cummins
tiktok öyle bir algoritmaya sahip ki bizi sanki bizden daha iyi tanıyor. gizli arzularımız, eğilimlerimiz ve yatkınlıklarımız tiktok dünyasında birdenbire karşımıza çıkıveriyor. kullanıcı sayısı bir milyarı aşan tiktok diğer bütün sosyal platformları uzak ara geride bırakacak kadar karmaşık ve güçlü algoritmasıyla internette yeni bir çağı açmış gibi görünüyor. facebook bir profil oluşturmak için size sorular sorarken ve sizin onu kullanma sürecinizde diğer kişisel bilgilerinizi adım adım öğrenirken, tiktok ise hepsini bir anda biliveriyor – ya da öyleymiş gibi görünüyor. tiktok sanki “varlığınızın kendi zihniniz tarafından bile bilinmeyen katmanlarını izleyerek ruhunuzu bir tür ilahi dijital kahin gibi okuyuveriyor.” fakat işin oldukça karanlık bir tarafı var, yakından bakalım…
-
futbol üzerine // eduardo galeano
güçlü bir simge, büyük bir gizem: kimse (bir dolu teoriye rağmen) nedenini bilmiyor fakat bugünün dünyasında pek çok insan, futbolu kendilerini tanıdıkları ve gerçekten inandıkları yegane kimlik alanı olarak görüyor. gerekçeleri her ne olursa olsun, kolektif haysiyetin havada oradan oraya atılan bir topun hareketiyle çokça ilgisi var.
-
demokrasiyi işyerine taşımak: sendikalizm ve konsey komünizmi // darrow schecter
işçilerin öz-yönetimi ya da fransızca’da söylendiği şekliyle autogestion ideali, liberal bireysel özerklik kavramsallaştırmasını alıp onu her anlamda resmi biçimde tanınmış siyasal kurumlardan çok daha geniş bir kolektif toplumsal eylem yelpazesi doğrultusunda çapını genişletmeye dönük bir arzuyu ifade etmektedir. ilk olarak öz-yönetim, genellikle fabrikayı, tarlayı ya da ofisi, bir başka deyişle, en geniş anlamıyla insanlığın doğal ihtiyaçları aşmak yoluyla siyasal özgürlüğün temellerini yaratmanın yanı sıra kendi ihtiyaçlarını karşılamak adına doğayı dönüştürdüğü alan olarak işyerini işaret etmektedir
-
dijital dünyanın durum öyküleri // murat dural
postmodern çağın bireyi bütünsel olarak ilginç bir hayat hikayesi yaratamayacağının, kendisine ütopik bir anlatı oluşturamayacağının farkındadır. o, artık yaşadığı anı “simülatif bir cennet olarak” o anda göstererek anlatmaya çalışır ve hayatının sonunda eline iki üç ınstagram hikaye çizgisi dolduracak kadar hikayesi, birkaç canlı yayın parçası ve durum öykülerinden oluşan bir kitap geçecektir. zaten başka ne beklemektedir ki?
-
zapatistaların tarihi: üç parça tekmili birden! // raul romero
17 kasım 2021, zapatista ulusal kurtuluş ordusu’nun (ezln) kuruluşunun 38. yıldönümü ve 1 ocak 2022 ise zapatistaların ilk defa kendilerini göstermelerinin 28. yıldönümüydü. hakiki tosun paşa hasım yayın e-jurnal olarak salyangoz canparelerimizin yıldönümlerini raul romero’nun zapatistaların tarihini anlattığı on numara beş yıldız yazısıyla kutluyoruz.
-
yıkıcı karakter // walter benjamin
"yıkıcı karakterin yalnızca bir şiarı vardır: yer aç! ve yalnızca bir etkinliği: temizlemek. temiz havaya ve açık mekana duyduğu ihtiyaç her türlü öfkeden daha güçlüdür.” walter benjamin abimizin “yıkıcı karakter” başlıklı şık yazısını abdurrahman aydın’ın on numara beş yıldız çevirisiyle yayınlıyoruz. ışınlanın!
-
web3: geleceğin ta kendisi ya da koca bir dümen ya da ikisi de // peter kafka
gün geçmiyor ki insanlar teknoloji aleminde gerçekleşen yeni bir devrimden bahsetmesinler. metaverse, nftler, blok-zinciri vs. vs. şimdi de nereye baksak bir web3 lafıdır aldı yürüdü. peki, nedir bu web3 denen şey ve silikon vadisi’ndeki neredeyse herkes neden bu yeni şeye bu kadar takıntılı hale geliverdi? yakından bakalım…
-
elon musk’ın düşsel dünyası: jill lepore ile sohbet // sean illing
bir tür muskizm ile karşı karşıyayız. muskizm’de çoğumuzu etkileyen şey, bilim kurgudan devşirilmiş gelecek vizyonlarından başka bir şey değil. hatta en eski bilim kurgulardan. bu anlamda, muskizm aslında nefes kesici, tehlikeli ve son derece kritik bir geri-dönüştürülmüş tekno-ütopyacılıktan, fütürizm gömleği giymiş bir antikacılıktan başka bir şey değil. bağlanıyoruz…
-
nanikfesto #2: sapıtmayalım, sapalım!
Sapma, bir tür gelmekte-olan hayalet varoluşa yol açmasıyla mutlak varoluşumuzun temelidir. Sapma, karşılaşmayı mümkün kılan tek şeydir. Karşılaşma ise, kökenleriyle değil (hiçbir şey bir karşılaşmayı garanti edemez), etkileriyle rastlantısaldır. Sapanlar, tıpkı yağmur damlaları gibi, bir diğeriyle iç içe geçer; bir diğeriyle bağlantı kurar ve bir diğerine yağar; bir diğerine çarpar; bir diğeriyle karşılaşır, bir diğerinde birikir.
-
nanikfesto #1 : inovatifler kapatılsın!
İnovasyon, artık tüm yeryüzü tarafından bir amentü, bir yönetici idea olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle de inovasyon-karşıtlarının bakış tarzlarını, amaçlarını ve eğilimlerini tüm dünya önünde açıkça ortaya koymaları ve o garabet İnovasyon masalının karşısına bir nanikfestoyla bizzat çıkmalarının tam zamanıdır.