ciddimevzu
-
sabotaj üzerine düşünceler: bizimki ve onlarınki // jeff shantz
Sabotaj! Bu kelime, tahrip ve yıkıma ilişkin imgeleri çağrıştırır. Sabotaj, büyük ölçüde, endüstriyel üretimi engelleyebilecek, ona müdahale edebilecek ya da durdurabilecek şekilde tıkama, tahrip etme, yavaşlatma, tavsatma ya da verimsiz kılmaya denk düşer. Kelimenin usulüne uygun anlamı ise belki de en güzel şekilde Dünya Sanayi İşçileri Konfederasyonu‘nun kullandığı bir ifadede dile getirilmiştir: Verimlilikten itinayla vazgeçilmesi.
-
hakiki tosun paşa tam kadro kafa iznine çıkıyor! ve yaşasın sekiz mart!
hakiki tosun paşa hasım yayın e-jurnal ekibi tam kadro on günlük kafa iznine çıkıyor. onyedi mart'ta sanki o deli deli şeyleri yapan onlar değilmiş gibi sessiz sedasız atölyeye geri dönüyor. anahtar paspasın altında (ketılı fişte unutmayın). si yu leytır! ve yaşasın sekiz mart!
-
rasta ve direniş // jeffrey d. howison
rasta, tarihsel ve politik boşluk içinde aniden ortaya çıkmamıştır. atlantik ötesi dünyada, siyahların günlük hayatının parçası haline gelen yüzyıllık direniş tarihinin bir ürünüdür. bu yolculukta karşımıza politik isyanlar, açık denizlerde ayaklanmalar, devrimci bireyler ve fikirler ve tabii ki siyah dünyasının politik mücadele ve kültürel ifadelerine tarihsel devamlılık kazandıran müzik çıkıyor.
-
nötron bombası insanlığı kurtaracaktır // aziz nesin
Kimileri, çağımızın en büyük mucizesi ve bütün uygarlığımızı kurtaracak nötron bombasının, insanları öldürdüğü için, kullanılmasına karşı gelmektedirler. Şunu unutuyorlar: Hem insanları öldürmeyecek hem de yapıları yok etmeyecek bomba başka ne … işe yarayacaktır? Bir bombayla, haşereleri öldürücü ilaç pompalarını birbirine karıştırıyorlar: Nötron bombası sinek pompası değildir.
-
odadaki filler // soner torlak
insanın en marazlı özelliği, görmezden gelebilme, yok sayabilme özelliğidir. bütün trajedilerinin değilse de, çoğunun temelinde de bu yatar. trajedi, üzerinize son hızla, düdüğünü çala çala bir tren gelirken, tren yolunda başka bir şeylerle meşgul olmak, oradan bir türlü ayrılamamak gibi bir şeydir. oradan ayrılmanız gerektiği ortadadır, trenin size çarpacağı ortadadır, çarptığında çok kötü şeylerin olacağı ortadadır. sonuçta tren çarpar, trajedi yaşanır. trajedinin yarattığı üzüntü, onun mukadder olmayışındandır. tren yolundan neredeyse son ana kadar kaçmak mümkündür ama sizin o an nasılsa daha “önemli” bir meşguliyetiniz vardır. son derece (tabiatıyla) insan-merkezli tasarlanan bilgisayarların komut karar menülerinde “kabul et” ve “reddet” butonlarının yanında bir de “yoksay” butonunun olması da aslında meselenin ruhuna uygun…
-
kurucu iktidar ve ütopya // antonio negri
ütopya, her şeyden önce, aşırı gerçekçi bir şeydir. bir müşterek inşası ya da keşfi varsa, ütopya da var demektir. bir diğer ütopyacı başlık ise zenginliğin bölüşümünü nasıl etkin bir şeye, bir üretim biçimine dönüştürebileceğimizi dert edinmektir. ütopya, öznelliğin üretimiyle ilişkili biçimde gerçekliği üretmektedir.
-
mayrig // ezhel
ahparig hrant dink 15 yıl önce bugün bu dünyadan koparıldı, bize de arkasından ağıt yakmak kaldı, bu sefer ezhel'in sözü müziğiyle...
-
Ինչո՞ւ եղա թիրախ // Հրանտ Դինք
Կա՛մ վտանգն էր ինձ շատ սիրում, կա՛մ ես՝ վտանգին: Եվ ահա նորից անդունդի ծայրին էի: Դարձյալ հայտնվել են ինձ հետապնդող մարդիկ: Նրանց զգում էի: Ու շատ լավ գիտեի, որ նրանք չեն սահմանափակվում Քերինչսիզի խմբակով, նրանք այդքան էլ տեսանելի, այդքան էլ սովորական մարդիկ չէին:
-
bir kavramın peşinde: “sokak siyaseti” // asef bayat
"sokak siyasetinden kastım, halkın bir kısmıyla yetkililer arasında dönemsel olarak –ara sokaklardan daha görünür olan kaldırımlara, umumi parklara ya da spor sahalarına– “sokaklar”ın fiziksel ve toplumsal mekânında şekillenen ve dile gelen birtakım çatışmalar ve beraberindeki etkilerdir. bu anlamda sokak, muhalefetlerini dile getirecekleri kurumsal bağlamdan yapısal olarak yoksun olanların toplu halde kendilerini ifade etmelerinin tek alanıdır."
-
dr. zander’in modern egzersizin atası olan “tıbbi-mekanik” jimnastik aletleri // hunter dukes
bugünlerde kent hayatına ve apartman dairelerine tıkılıp kalmış bazılarımız evlerimizde bedenimizi biraz da olsa formda tutmak adına skuat, pilates vs. yapıyoruz. hatta sosyal medyada şöyle bir dolandığımızda bu türden egzersizleri yapanların sayısının epey arttığını da görüyoruz. peki, evde egzersiz yapmak ne zaman bu kadar yaygın hale geldi ya da bütün bu hikaye nerede başladı? zaman makinemize atlayıp 1800’lü yılların sonuna ışınlanıyoruz…