sanatsepet
-
lotte laserstein’ın neredeyse hiç bilinmeyen eseri “stüdyomda” neden 20. yüzyılın en iyilerinden biridir // christopher p. jones
otte laserstein’ın 1928 tarihli yağlıboya resmi “stüdyomda” bana göre 20. yüzyılın en ihtişamlı resimlerinden biri ve çok az bilinen bir resim olmasına rağmen son dönem sanatının en iyi eserleri arasında sayılmayı hak ediyor. nedenini anlatayım.
-
zanat-atak #1: kim bu bansky? // martha kılıç
ingiliz grafiti sanatçısı ve uluslararası muzip şahsiyet banksy, hiçbir yerde kendini göstermeyerek ve hiçbir açıklama yapmayarak, bir yandan büyük ölçüde anonim kalırken dünyanın en tanınmış sanatçılarından biri olmayı başardı. peki, kim bu bansky?
-
bir editör tam olarak ne yapar? editörün rolü zaman içinde nasıl değişti? // lynn neary
harper lee'nin tespih ağacının gölgesinde adlı kitabı bu yılın başlarında yayınlandığında, okuyucular lee'nin bu çok beklenen "ikinci kitabının" aslında daha sonra çok sevilen bülbülü öldürmek'in ilk taslağı olduğunu öğrendi. lee, editörü tay hohoff'un tavsiyesi üzerine kitabın bu ilk versiyonunu radikal bir şekilde revize etti. bu bizi meraklandırdı: editörler okuduğumuz son kitabı ne kadar şekillendiriyor?
-
lafola // “bu yoktu, içimizden geldi”… çünkü süperiz (sezon 3, bölüm 13)
“tamamen içimizden gelen yeni bölümümüzde özer yer yer agresif boomer tavırlar sergiliyor, 2 telefon 1 bad bitch’e sallıyor, “napim böyleyim a” diyen tiktok şarkıcılarıyla kavga ediyor. onun dışında evrenin fotoğrafı, hacdan gelen hediyeler, haşereler ve futbol, basketbol, voleybol ile dolu bir bölüm sizleri bekliyor…” lafola podcast gümbür gümbür akan yeni sezonunun daze bölümüyle radyo 7/6’nın barbar’ın muğla’nın gürgen ağacı kabuklarından kendi olanaklarıyla yaptığı “GurgenX-2S5Y” uydusundan sekip evinize geliyor. ışınlanın!
-
sınıf sorunsalı // kerem batumlu
hayalci hücre'nin "kozadan çıkış" kitaplarından kerem batumlu'nun "kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına" kitabının bir bölümü basına sızdı! edebiyat high societysinin türünün ne olduğu konusunda ateşli bir tartışma yürütüp birbirine küstüğü "kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına"dan "sınıf sorunsalı" başlıklı harika bölümü sunuyoruz. ışınlanın!
-
performatist fotoğrafçılık: andreas gursky’nin estetik teizmi // vanessa beecroft
Bizler Gursky’nin fotoğraflarında bizzat küreselleşmeye özgü toparlayıcı/bütünleştirici, dinamik, ezici etkiyi deneyimleriz. Gursky’nin çalışmaları, bizlerin çevredeki bir kurban olarak konum almamızı gerektiren postmodern anlamda “eleştirel” çalışmalar olmamakla birlikte, bizleri resimlenen faaliyetler ya da şeyler hakkında istisnai türden bir belirsizliği deneyimlemeye zorlarlar.
-
zanat-atak #0 : sanat dünyasında feminist kontratak; the guerrilla girls // martha kılıç
Eğer konuşmaktan biraz korktuğunuz bir durumdaysanız yüzünüze bir maske geçirin. Ağzınızdan neler çıktığına inanamayacaksınız.
-
nietzsche: bir aziz ve bir şehit // john cowper powys
nietzsche entelektüel bir sadistti –bu inkâr edilemez– ve onun entelektüel sadizmi birçok tuhaf biçim alabileceği için (bunu bize kendisi öğretti) kendi o en duyarlı sinirlerinin özenle bozulması biçimine büründü. sonunda mantığını sahiden de bozan şey budur. ruhani bir açımlama süreciyle –ki insan bunun verdiği ıstırabı kavramaya cüret edemez– doğal “kutsallığını” aldı ve onu, tanrılara uygun bir yemek gibi, apollonvari bir biçim kazanana kadar, oyup durdu. nietzsche’yi sadece çekiçli filozof gibi değil, keskili filozof gibi de görselleştirmeliyiz.
-
dada’nın kısa tarihi // nick heath
Tristan Tzara, 1918’deki Dadacı Manifesto’da Dada tavrını şöyle özetleyecekti: “Bırakın herkes bizlerin tamamlaması gereken büyük bir yıkım ve olumsuzluk işiyle meşgul olduğumuzu söylesin. Temiz ve açık. Hemcinslerimizin arınması ve yüzyılları parçalayan ve yok eden haydutların ellerinde çok uzun zamandır kalmış bir dünyanın izi topyekun bir delilik ve saldırganlık döneminin ardından gerçekleşecektir.
-
lolita’nın gerçek (ve çok daha berbat) hikayesi // sean kernan
nabokov’un lolita’sı edebiyatın okurları karanlık yerlere götürüp onları karmaşık konular üzerine düşünmeye zorlama yönündeki güçlü geleneğini sürdüren bir kitap. öte yandan, lolita kitabına ilham veren çok daha rahatsız edici gerçek bir olay var: sally harper’ın başına gelenler. nabokov’un bu olaydan da ilhamla gerçekliği büktüğü lolita’sına yakından bakıyoruz…